21 KASIM 2017
Ahıska Sürgünü Anma Programı Gerçekleştirildi
Ahıska Sürgünü ’nün yetmiş üçüncü yıl dönümü münasebetiyle Hoca Ahmet Yesevi Konferans Salonu’nda bugün Üniversitemiz Tarih Topluluğu tarafından anma programı gerçekleştirildi. Programa: Ardahan Vali Yardımcısı Salih Kalkan, Ardahan Garnizon Komutanlığını temsilen Binbaşı Mesut Toklu, Üniversitemiz Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Şakir Aydoğan, Ardahan Belediyesi Başkan Yardımcısı Uğur Dede, Üniversitemiz akademisyenleri ve öğrenciler katıldı.
İstiklal Marşı ve saygı duruşunun ardından başlayan programda Ahıska sürgününü konu alan bir panel gerçekleştirildi. Üniversitemiz Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Suat Vural’ın yönetiminde gerçekleşen panele Üniversitemizde öğrenim gören Ahıskalı öğrenciler: Rasim Mammadov, İbrahim Umarov, Shadiman Seidiev ve Livaza İsmailova konuşmacı olarak katıldı.
Panelin açış konuşmasını gerçekleştiren Yrd. Doç. Dr. Suat Vural, 14 Kasım 1944’de Stalin tarafından vatanlarından koparılarak sürgün edilen Ahıskalıları 1989 yılında Moskova’da gerçekleştirdikleri bir yürüyüşe kadar kimsenin hatırlamadığını vurgulayarak Kafkasya coğrafyasının önemine değindi. Yrd. Doç. Dr. Vural: ‘‘Sınırları itibariyle Kafkasya, Anadolu’nun kuzeydoğusuna düşen çok önemli bir bölgedir. Bu bölge dinlerarası, milletlerarası ve kültürlerarası bir geçiş noktasıdır. Bu geçiş özelliği Türk dünyası içinde çok önemlidir. Tüm Türk dünyası tek bir vücut olarak kabul edilecek olursa; Güney Kafkasya, bu vücudun adeta boğazıdır ve Güney Kafkasya’sız bir Türk dünyasından bahsetmek mümkün değildir. Güney Kafkasya Karadeniz’den Hazar’a kadar doğal kaynak rezervi varlığı ve stratejik ulaştırma hatlarının güzergâhı olması sebebiyle Avrasya’nın stratejik konumuna günümüzde yön verdiği gibi gelecekte de yön verecektir. Ayrıca bu coğrafya stratejik konumunun yanında; doğal kaynaklar ve su kaynakları bakımından küresel ve bölgesel güçlerin jeopolik, askeri ve ekonomik çıkarlarının odağındadır.’’ şeklinde konuştu. Ahıska bölgesinin milattan önce binden bu yana Türklerin ilgi ve faaliyet odağında olduğuna dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Vural, bölgenin Kimmer ve İskitler den başlayarak Hun, Göktürk, Sabar, Hazar, Selçuklu, Timurlu, Altınordu, Karakoyunlu, Akkoyunlu, Safevi, Avşar, Kaçar ve Osmanlı Türk hakimiyetlerine sahne olduğunu vurguladı. Bölgede zaman içerisinde gerçekleşen sürgün, katliam ve nüfus planlamalarına rağmen günümüzde bölgede hâlâ hatırı sayılır oranda Türk-Müslüman nüfusun var olduğunu belirterek: ‘‘1944 yılında İkinci Dünya Savaşı başladığında Almanlarla olan savaşı bahane eden Sovyet yönetimi Türkiye’den gelebilecek muhtemel bir tehlikeyi önleyebilmek için, Türkiye sınırında Gürcistan’da yaşayan Türk halkını sürgüne gönderdi. Ahıskalıların sürgün edilmesinin sebebi, sadece Müslüman Türk olmaları değil aynı zamanda Türkiye’ye komşu olup herhangi bir hareketlilikte Türkiye’ye destek verme ihtimalleridir. Bu nedenlerle Stalin’in emriyle 14 Kasım1944’de bir gece de 1-2 saat içerisinde yük vagonlarına doldurulup Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan’a sürgüne gönderildiler. Ben size sürgünü anlatmayacağım. Size sürgüne sebep olan siyasi, ekonomik, jeopolitik ve idari yapıdan bahsettim. Ahıskalı gençler, ana kaynak olan dedelerinin ve yakınlarının yaşadığı sürgünü birinci el kaynak olarak size anlatacak.’’ Şeklinde konuşmasını sonlandırdı.
Üniversitemiz Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Suat Vural’ın konuşmasının ardından panelistlerden Rasim Mammadov: ‘‘ Oğulları Sovyet Askeri, Aileleri Sürgün Olan Ahıskalılar’’ adlı bildiriyi, İbrahim Umarov: ‘‘Ahıska’dan Özbekistan’a Özbekistan’dan Azerbaycan’a Vatansız Ahıskalılar’’ adlı bildiriyi, Shadiman Seidiev: ‘‘Kırgızistan’da Ahıskalı Olmak’’ adlı bildiriyi, Livaza İsmailova: ‘‘Kazakistan’da Ahıskalı Doğmak’’ adlı bildiriyi sundu. Bildirilerin ardından Üniversitemiz İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi üçüncü sınıf öğrencisi Nailya Abibova, ‘‘Gurbette Halkım’ adlı şiiri okudu. Âşık Faruk Erdoğan’ın (Turani), Âşık Şenlik’in ‘‘ Al Osmanı İsterem’’ adlı eserini okumasının ardından panelistlere katılım belgelerinin takdimiyle program son buldu.