Akademisyenimiz Buzağı Ölüm Oranlarını Düşürmenin Yollarını TRT Erzurum Radyosu’nda Anlattı
01 TEMMUZ 2025
Üniversitemiz Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Cemalettin Ayvazoğlu Buzağı ölümlerinin nedeni ve çözüm önerilerini anlatmak için TRT Erzurum Radyosu’nda Yıldıray Yıldız’ın konuğu oldu. Ayvazoğlu Buzağı ölümleri hakkında “Buzağı ölümleri; sadece bölgemizin değil ülkemiz hayvancılığının da en önemli sorunlarından biridir. Ülkemizin çeşitli illerinde değerli hocalarımız ve akademisyenlerimiz tarafından yapılan araştırmalarda da buzağı ölümlerinin %5 ile %40 arasında olduğu ve bu nedenle ülkemizde büyük ekonomik kayıplara yol açtığı belirlenmiştir. Bu kaybın yıllık yaklaşık 16 milyar TL’dir” dedi. Ayvazoğlu buzağı ölümlerinin nedenleri şu sözlerle dile getirdi: “Buzağılar insanlar gibi göbek kordonu aracılığı ile anneden İmmunglobilin dediğimiz bağışıklık maddelerini alamıyorlar. Bu maddeleri alamadıkları için tamamen steril olarak doğup; ahır ve çevresel şartlardaki olumsuz etkenler nedeniyle hemen ve sıklıkla hastalığa yakalanabiliyorlar. Örneğin sağlıklı bir buzağınızı doğumundan hemen sonra yerde yatan annesini emdirdiğinizi hayal edin; annenin memesi üzerindeki kir ve enfeksiyon direk yavruya sindirim yolu ile geçecek ve aldığı etkenlere karşı savunma yani bağışıklık sistemi olmadan savaşamaz. Geçiş dönemi dediğimiz doğum öncesi ve sonrası 3 hafta; hem anne hem de buzağı için en önemli dönemdir. Özellikle doğum sonrası yani postpartum dönem buzağı kayıplarını en çok yaşadığımız dönem olarak literatüre geçmiştir. Bu dönemde; sıklıkla karşılaştığımız hastalık ve ishal yapıcı 4 etken ve çevresel bakım, besleme şartları nedeniyle buzağı ölümleri görülmektedir. Bu etkenler yaygınlığına göre sırasıyla Rotavirüs, Cripto, Corona ve E.koli’dir. Ayrıca son dönemde bu etkenlerin oluşturduğu mix enfeksiyonlarla da sıklıkla karşılaşmaktayız”. Ayvazoğlu buzağı ölümlerinin azaltmak için yapılması gerekenleri üç başlık altında anlattı.
1. Yeni doğan Buzağılarımız mutlaka kolostrum dediğimiz ağız sütünü almalıdırlar. Kolostrum ilk gün buzağının ağırlığının %10’u kadar olmalıdır. Bu oranın fazlası buzağılarımızı ishal edecektir. Bu sütün ilk yarısını doğumdan sonraki ilk 2 saat içerisinde buzağımıza vermemiz önemlidir. Çünkü bu süt ile buzağımız anneden bağışıklık maddelerini yani immunglobülünleri alacaktır ve unutulmamalıdır ki her geçen saatte kolostrumun içeriği düşmekte ve normal süte dönüşmektedir.
2. BuzağıYI ilk 1 hafta anneden değil, biberon ile beslemeliyiz. Bunun iki önemli nedeni var. İlki az önce de bahsettiğim meme üzerinde olabilecek enfeksiyonlar ya da kirler. İkincisi ise annede oluşabilecek mastitis gibi hastalıkların yavruya geçmesi. Anne sağıldığında sütün renginde bir sorun olup olmadığı görülebilir fakat emme durumunda bu durum gözden kaçabilir. Örneğin sütü sağdınız rengi kırmızıya yakın bir renk, bu sütü buzağınıza verirseniz hasta edersiniz. Peki bu durumda ne yapacağız; kolostrum buzağı için büyük önem taşımakta ve genellikle kolostrum alamayan buzağılar yaşayamamaktadır. Bu nedenle; işletmemizde her doğumda biberon tekniğini uyguladığımız zaman örneğin ineğimizi sağdık 10 litre süt verdi. Buzağımız ise 30 kg ve o gün maksimum 3 litre süt içecek, kalan sütümüzü yarım litrelik pet şişelere koyup donduruyoruz. Diğer doğumlarda sütte bir problem olduğunda ise bu sütlerimizi 37 C dereceye ısıtarak yenidoğan buzağımıza veriyoruz. Bu şekilde hem buzağımız sağlıklı kalıyor hem de annemiz için gerekli tedaviye başlayabiliyoruz.
3. Yeni doğan buzağımızı biraz önce belirtmiş olduğum enfeksiyonlardan korumak içinde 5’li ve 7’li olarak satılan antiserum aşılarımızdan doğumdan hemen sonraki ilk iki saat içerisinde yapıyoruz. Bu aşılar hızlı bir bağışıklık oluşturarak doğum sonrası ilk dört haftada karşımıza çıkacak hastalıklara karşı önemli bir koruma sağlayacaktır.