ALIÇ Crateagus oxyacantha L. ( Howthorn ) Dr. Ahmet Ali Aslan
Ardahan Üniversitesi Halk Kültürü Araştırmaları
Merkezi Başkanı © 2013
Tarihi Geçmişi: Alıç, Orta Çağdan beri Avrupa ülkelerinde kalp ve kalp-damar hastalıklarının tedavisinde kullanılan çok önemli bir ilaç bitkisidir. “Crataegus monogyna L.” ve “Crataegus oxyacantha L.” kalp ve kalp-damar hastalıklarının tedavisinde ilaç olarak kullanıldığı için European Pharmacopoeia ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin Pharmacopaeia of the People’s Republic of China kitaplarında önemli bir yer almaktadır.
Anjin hastalığı başta olmak üzere, kalbe bağlı hastalıkları iyileştirdiği için Alıç uzmanlar tarafından “Kalbin Gıdası” olarak kabul edilmiştir. Alıç, kalp adalelerine ve kalp çeperine kanın düzgün olarak akışını ve buna bağlı olarak kalbin normal bir
şekilde atışını ve çalışmasını sağlar. Avrupa’da yapılan en son bilimsel ve klinik araştırmalar, alıç çiçek ve yapraklarının kalp üzerindeki olumlu etkilerini doğrulamıştır. Alıç, kalp hastalıklarının tedavisinde kullanılmadan önce Avrupa’da Halk Tababetinde böbrek ve safra taşlarının vücuttan dışarı atılması için ilaç olarak kullanılmıştır. Bunun yanı sıra vücutta idrarı artırmak için de yine alıç çiçek ve yaprakları çay olarak içilmiştir. 16. ve 18. yüzyıllarda devrin en büyük herbologları olan Gerard, Culpeper ve K’Eogh alıç çiçek ve yapraklarını aynı maksatlar için kullanmışlardır. Alıçı bugün kullanıldığı gibi sadece kalp ve kalp-damar hastalıklarının tedavisinde kullanan
İrlandalı bir doktordur. Bu İrlandalı doktor kalp hastalarını 19. yüzyılın sonlarına kadar hep alıç çiçeği ve yapraklarıyla tedavi etmiştir.
İçinde Bulunan Doğal Kimyasal Maddeler: - Bioflavonidler ( Rutin, Quercitin, hyperoside, vitexsin, rhamnoside ) - Bioflavonidler ( epi-catechin, epi-catechol, catechin ) Sadece alıçın yapraklarında bulunur. - Comarinler - Crataegonic asit - Flavonoidlerden “hyperoside % 1.5” ve “Vitexin % 0.6”. - Triterpenoidler ( Ursolic ve Oleanolic asitler ) - Amines ( trimethylamin ) sadece alıçın çiçeklerinde bulunur. - Polyphenolic asitler : chologenic ve caffeic asitlerdir. - Taninler.
İnsan Vücudunda Gösterdiği Etkiler: Alıç ağacının üzerinde çiçek açan alıçın yaprakları, çiçekleri ve olgunlaşan meyveleri ilaç olarak kullanılır. Crataegus oxyacantha L. meyveleri koyu kırmızı ve “tek” çekirdeklidir. Crataegus monogyna L. nın meyveleri sarı olur ve çok çekirdeklidir ve Türkiye’de Yemişen olarak bilinir.
İpe dizilerek köylüler tarafından Sonbahar’da yol kenarlarında satılır. Meyvesi lezzetlidir ve bazı yörelerde marmeladı yapılır. Alıç çiçek ve yaprakları özellikle kalp ve kalp-damar hastalıklarının tedavisinde kullanılan en önemli yaban bitkisidir. - Cardiotonictir (Kalbin fonksiyonlarını artırır ) - Diates blood vessels (Kan damarlarını temizler ) - Relaxant (Sakinleştirici ve dinlendiricidir ) - Antioxidanttır (Dokuların çürüyerek yok olmasını önler ) Alıç çiçek, yaprakları ve olgunlaşmış meyveleri kalp ve damar fonksiyonlarının sorun yaratmadan çalışmasına destek verir. Alıç, üzerinde yürütülen klinik araştırmalar ve denemelerden sonra kalp yetmezliğini tedavi ettiği resmi olarak doğrulanmış ve tıp literatürüne girmiştir. New York Hearth Association (New York Kalp Tabipleri Birliği ) II. Devre kalp yetmezliğinin Alıç ile tedavi edildiğini doğrulamıştır. Buna rağmen, Amerika doğal bitki kimyasallarını ilaç olarak kabul etmeyen ve konu ile ilgili kanun çıkarmayan birkaç ülkeden biridir. World Health Organization’inin (WHO. 2004) yayınladığı Raporunda New York Hearth Associationi tarafından yürütülen kalp tedavisinde Alıç kullanıldığını kaydetmiş ve resmi kayıt altına almıştır. WHO, Alıç çiçek ve yapraklarının kalbin “myocardial” fonksiyonunu yükselttiğini yapılan klinik deney ve araştırmalara dayanarak tastik etmiştir. (WHO Raporu, Geneva, Vol. 2, 2004) Günümüzde alıç çiçeği ve yaprakları anjin, koroner kalp yetmezliği hastalıklarının tedavisinde ilaç olarak kullanılmaktadır. Alıç, kalbin düzgün çalışmasını ve ritmik bozuklukların düzeltilmesi için de ilaç olarak çay veya hap
şeklinde kullanılmaktadır. Alıçla kalp hastalıklarının tedavisi için belki de aylar gerekebilir. Diğer ilaç bitkileri gibi alıç da vücudun fiziki durumuna ve çalışmasına uyumlu olarak vücutta hareket eder. Bu zaman sürecine bağlı olarak kalbin iyileşmesi ve hastalıktan kurtulması zaman alabilir. Alıç, yüksek tansiyonu düşürmekle kalmaz, aynı zamanda düşük tansiyonu da yükseltir ve tansiyonu gerektiği formuna sokar. Alıç, Ginkgo biloba L. ile karıştırılıp içildiğinde,
beyinde kan dolaşımını ve oksijen miktarını artırır ve hafızanın kuvvetlenmesini sağlar.
|
YILAN DİLİ BAĞA YAPRAĞI Plantago lanceolata L. Dr. Ahmet Ali Aslan
Ardahan Üniversitesi Halk Kültürü Araştırmaları
Merkezi Başkanı © 2013
Avrupa Birliği tarafından 30 Kasım, 1985 tarihinde ilaç olarak kabul edilmiş ve eczanelerde doktor reçetesiyle satılmaya başlanmıştır. Plantago lanceolata L. (Sivri Uçlu Bağa Yaprağı) nın toprağın üzerinde kalan kısmının tamamı, taze ve kurutulmuş olarak kullanılır. Sivri Uçlu Bağa Yaprağı
bitki çiçek açtığı zaman, çiçekleri kurumadan toplanır. Öngörülen ilacın tesirli olması için bitkinin bu
şekilde toplanması gerekmektedir. Plantagp lanceolata L . bitkisi doğal olarak musilage, yanında aucibun, catapol ve tannin den oluşan iridoid glycosides ihtiva eder. Bu bitkiden yapılan ilaçlar haricen ve dâhili olarak kullanılır. Dâhili olarak: Üst solunum yollarının iltihaplanması ve tıkanmasına, aynı zamanda ağız ve boğazda oluşan iltihaplanmaların tedavisinde kullanılır. Yapılan tedaviye hiçbir hastanın reaksiyonuna klinik olarak rastlanmamıştır. Verilen ve uygulanan tedavinin hiçbir yan etkisi görülmemiştir. Diğer ilaçlarla birlikte alındığında birbirini menfi yönde etkileme olayı
görülmemiştir. Doktorun başka bir tavsiyesine gerek kalmadığı hallerde, günlük dozu 3-6 gr. kurutulmuş Sivri Uçlu Bağa Yağrağı veya bu ölçüye denk hap veya kapsül
şeklinde alınır. AB İlaç Bitkileri Yüksek Komisyonu bu bitkinin saf bir
şekilde veya başka uygun bitkilerle karışımından elde edilen ilaçları dâhili ve harici olarak kullanılmasını tasdik etmiştir. Bu ilaç bitkisinin astringent (kanamaları durdurucu), antibacterial (antibakteriel) olduğu AB ilgili kurulları tarafından tarafından kabul edilmiştir. Ardahan, Göle, Çıldır, Posof, Damal, Hanak, Kür Nehrine bakan yamaçlarda ve ormanlık alanda yetişmektedir.
|
ISIRGANOTU
Urtica dioica L. ( Netle )
Dr. Ahmet Ali Aslan
Ardahan Üniversitesi
© 2013
Tarihi Geçmişi:
İsa’nın doğumundan sonra gelen 1. Yüzyılda Yunanlı hekimlerden Dioskorides ve Galen
ısırgan otunun yapraklarının idrarı artırdığını ve kabızlığı çözdüğünü bunların yanı sıra astım ve akciğer iltihapları gibi hastalıkların tedavi edilmesinde o devirde ilaç olarak kullanıldığını yazmışlardır. Isırgan otu yaprakları ve tohumları
tek başına olduğu kadar, diğer ilaç bitkileriyle beraber şeker hastalığı, egzama, hemoroit(basur), karaciğer iltihaplanması, anemi, (kansızlık), romatizma ve prostat hastalıklarının tedavisinde günümüzde AB ülkelerinde ve Amerika’da kullanılmaktadır. Eski çağlardan başlayarak günümüze kadar ilaç yapımı, kozmetik, doğal kök boya yapımında, kumaş dokumak için gereken lif temininde, gıda olarak kullanılmasının yanında doğal gübre olarak
ısırgan otu kullanılmıştırİçinde Bulunan Doğal Kimyasallar: Isırgan otunun yapraklarında ve kökünde birbirinden farklı doğal kimyasal maddeler mevcuttur. Yapraklarının üzerinde bulunan “dalayıcı” tüylerinde çeşitli doğal kimyasallar bulunmaktadır. Isırgan otunun bu “yakıcı” özelliği onun içerisinde bulunan formik asit, histanin, seretonin ve kolinden kaynaklanmaktadır. Yapraklarında ayrıca, minareler, klorofil, amino asitler, lesitin, karetenoidler, flavanoidler, steroller, taninler ve çeşitli vitaminler mevcuttur. Isırgan otunun temel kimyasal yapısında: asetofenon, asetilkolin, aglutinin, alkoloidler, astragalin, butric asit, kafeic asit, karbonik asit, klorojenik asit, klorofil, kolin, ksantofil, kumarik asit, folasin, formik asit, fridelin, histamin, kaemferoller, koproporipirin, lectinler, lecitin, lignanlar, linoleik asit, linolenik asit, neoolilivil, palmitik asit, pantotenik asit, quersetin, quinik asit, scopoletin, seretonin, stesteroller, stigmasterol, suksinik asit, terpenler, violaxacthin maddeleri bulunmaktadır.
Kurutulmuş ısırgan otunda %18 protein, % 14,5-17 albüminli maddeler, % 2,5 yağlı maddeler yer alır. Tohumlarında % 10 sabit
ısırgan yağı bulunur. 1000gr taze ısırgan otunda 130 mgr C vitamini, 730 mgr karotin ve oksalat vardır. Yakıcı tüylerinin içerisinde karınca asidi, asetilkolin, hislamin ve formik asit bulunur. Isırgan otunun her 100gr.
ında; 14,4 mg. Tokopherol, 0, 23mg. Riboflavin, 13mg. Demir, 0.95mg. Çinko, 873mg. Kalsiyum, 75mg. Fosfor, 532mg. Potasyum bulunur.
İnsan Vücudunda Gösterdiği Etkiler: ısırgan otunun toprağın üzerinde kalan gövde, yaprak ve tohumlarının yanı sıra, toprağın altında kalan kök kısmı ilaç olarak kullanılmaktadır. Çay olarak içilen, hap ve kapsül
şeklinde yutulan ve krem şeklinde haricen cilde sürülen ilaçlar
ısırgan otundan elde edilir. -
Diuretictir (
İdrar artırır )
- Tonictir ( Kalbe kuvvet verir ) -
Astringenttir ( Damarları büzerek kanamayı durdurur )
- Prevent hemorrhaging ( -
Antiallergenic ( Allerziyi giderir ve saman nezlesini iyileştirir )
- Anemia (Kansızlığı önler, kan değerlerini yükseltir )-
Anne sütünü artırır ( Yaprakları )
- Prostat büyümesini önler (Kökü )Isırgan otu, vücudu karaciğerde birikmiş zehirli maddelerden temizler. Bünyesinde bulunan yüksek miktarda potasyum dan dolayı vücutta idrarı artırır ve zehirli maddeleri idrar yoluyla dışarı atar. Saman nezlesini giderir, böcek sokmalarından
kaynaklanan kaşıntıyı keser, bebeklerin kundak “pişik”lerini ısırgan otu kremi iyileştirir. Romatizma ağrılarına ve eklem romatizmasının tedaisinde ve kadınların ilerleyen yaşlarında
görülen “kemik erimesi” hastalığını dururdur. Erken yaşlarda alınmaya başlanırsa,
ısırgan otu, vücutta kanser hücrelerinin oluşmasını önler. Isırgan otu çayı sindirim bozukluğunu düzenler ve bağırsaklardaki kabızlığı çözer. Karı durultur ve temizler, böbreklerde ve idrar yollarında birikmiş atık maddeleri temizler, idrarla dışarı atar. Klinik araştırmaların sonunda,
ısırgan otunun insan vücudunda mikroplara ve virüslere karşı savunma sistemini kuvvetlendirdiği tespit edilmiştir. Daha önce 1979 ve sonra 2002 yıllarında yapılan bilimsel ve klinik araştırmalarda,
ısırgan otunun kandaki yüksek şeker miktarını düşürdüğü tespit edilmiş ve resmi kayıt altına alınmıştır. AB araştırma kliniklerinde hastalara iki hafta boyunca taze
ısırgan otundan sıkılarak elde edilmiş 15ml. Isırgan suyu verilmiş ve araştırmanın sonunda hastalarda daha önce görülmeyen idrar artışında büyük bir artış olduğu gözlenmiş ve kayda geçmiştir. Taze sıkılmış
ısırgan suyu idrarı artırmakta ve vücutta birikmiş zehirli maddeleri idrarla dışarı atmaktadır. Almanya’da eklem romatizması, romatizma ve kemik erimesi olan 40 hasta üzerinde yapılan klinik araştırmanın sonuçlarına göre
ısırgan otu bu hastaların kısa zamanda büyük iyileşme kaydettiklerini ortaya koymuştur. Suda kaynatılmış ve sıkılmış 50 mg
ısırgan suyunun, 50 mg. diclofenac verilen kronik romatizma hastalarının ağrılarını
çok büyük ölçüde azalttığı klinik araştırmalarla müşahede edilmiştir.
AB Standartlarına göre Dozu: Isırgan otunun taze yapraklarından sıkılarak elde edilmiş suyundan günde 3 defa 15 mg içilir. Günde 3 defa bir su bardağı kaynamış suya 1 tatlı
kaşığı kurumuş ısırgan yaprağı atılır ve ağzı kapatılarak 15 dakika demlenmesi beklenir ve sonra küçük yudumlarla içilir. Tedavi süresi 6 haftadır. Tedavi süresi bu müddeti aşarsa hasta mutlaka bir hekime gösterilmelidir. Kurutulmuş
ve toz haline getirilmiş ısırgan otu yapraklarından hazırlanmış 275 mg lık kapsüllerden günde 4 tane bol su ile yutulur. Isırgan
otu Kullanan AB Ülkeleri: Birleşik İngiliz Krallığı, Almanya, Belçika, Fransa, Polonya, Macaristan Çekoslovakya, Romanya ve Amerika Birleşik Devletleri Isırgan Otunu orta dereceli romatizma hastalıkları, vücutta birikmiş zehirli maddeleri dışarıya atmak için idrarın artırılması ve cilt hastalıklarının tedavisinde ilaç olarak kullanmaktadır. Amerika henüz ilaç bitkilerini “ilaç” olarak kabul etmemiş, onları “gıda takviyesi” adı altında işleyip satmaktadır. |
KILIÇOTU “Sarı Kantaron” Hypericum
perforatum L. (St. John’s Wort ) Dr. Ahmet Ali Aslan
Ardahan Üniversitesi Halk Kültürü Araştırmaları
Merkezi Başkanı © 2013
Tarihi Geçmişi: Avrupa ve Amerika’daki adı “St. John’s wort” (aziz John Otu)
dur. Türkiye’deki tarihi adı “Kılıçotu”dur. Osmanlı Devleti zamanında,
savaşlarda yaralanan Akıncıların almış oldukları “kılıç yaralarını” tımar ve
tedavi etmek için “Kılıçotu” kullanılmıştır. Derin yaraları, iltihaplı yaraları
süratle iyileştirir. İngilizler bu otu, Çanakkale Savaşında yaralı askerlerinin
tedavisinde kullanmışlar. Bu ilaç bitkisi, Osmanlı Devletinin ihtiyacını yerine
getirmek için Manisa’nın Salihli ilçesinin sınırları içinde, Toroslar’ın
tepesinde Kılıç Yaylası’nda yetiştirilmiştir. Kılıç yaylasında bu ilaç bitkisi
hala varlığını devam ettirmektedir. Kılıç otu, Avrupa’da her yıl 24. Haziran
günü çiçek açar. O gün, Aziz John’un (St. John’s) doğum günüdür. Kılıçotu, diğer
adıyla “Kantaron”un yapraklarının altında kendine has kırmızı bitki yağını tutan
özel lekeler vardır. Bu lekeler, güneş enerjisini burada tutarlar. Saf sızma
zeytinyağının içinde 40 gün güneşte tutulan Kılıç otunun çiçek ve yaprakları bu
kırmızı lekeleri zeytinyağına bırakır. 40 gün sonra zeytinyağında bekletilen
Kılıç otu sıkılır tülbentten ve filtreden geçirilir elde edilen Kılıç otu yağı
renkli şişelere doldurularak serin bir yerde saklanır. Sıkılan Kılıç otundan
elde edilen yağ kan rengini alır. Bu yağ yaraların iltihaplarının temizlenmesi
ve tedavisinde kullanılır. Elde edilen bu kantaron yağı hem mide ve barsak
yaralarının tedavisi ve hem de insan vücudundaki harici yaraların temizlenmesi
ve tedavisinde kullanılmaktadır. Güneş enerjisini içinde saklayan Kılıç otu,
çayı yapıldığında bu enerjiyi suya bırakır. Karamsar, morali bozuk ve sıkıntı
içinde olan insanların ruhsal yönden kendisini rahatlatmayı, Kılıç otunun
bünyesinde muhafaza ettiği “hypericin” maddesi sağlar. Kılıç otunun
kullanılmasına 19. yüzyılda bir müddet ara verilmesine bakmayarak, günümüzde
dünya çapında sıkıntı ve ruhsal gerginliğin ve depresyonun tedavisinde en çok
kullanılan yaban bitkisi konumuna yükselmiştir.
İçinde Bulunan Doğal Kimyasal Maddeler:
- Uçucu yağlar – carophyllene
- Hypericin ve pseudohypericin
- Flavonoidler
İnsan Vücudunda Gösterdiği Etkiler: Kılıç otunun (Kantaron) toprağın üstünde
kalan gövde yaprak ve çiçeklerinin tamamı ilaç olarak kullanılır. Hem çay olarak
içilir ve hem de hap, kapsül olarak yutulur. Saf sıkma zeytinyağı içinde belirli
müddet tutularak elde edilen “Kırmızı kantaron yağı” haricen yaralara sürülerek
kullanılmasının yanı sıra dozunu aşmamak kaydıyla mide ve barsak yaralarını
tedavi etmek maksadıyla içilir.
- Antidepresanttır. (Kederi – Ruh sıkıntısını önleyen ilaç)
- Antiinflammatorydir ( Vücuttaki iltihabı söker ve idrarla dışarı atar )
- Antiseptictir ( Zararlı bakterilerin üremesini ve vücutta yayılmasını
dururdur)
- Antispasmodictir (Spazm ve kasılmaları yok eder)
- Stimulates bile flow ( Safrayı canlandırır, akışını hızlandırır )
- Astringenttir (Damarları büzerek kanamaları durdurur )
- Sedativdir ( Müsekkindir, sakinleştiricidir, yatıştırıcıdır )
- Stops back pain ( Sırt ağrılarını keser )
- Antiviraldir ( Virüsleri önleyen ilaçtır)
- Stops anxiety (Panik ve şaşkınlığı giderir)
- Cures coldsores (Dudak uçuklarını iyileştirir )
- Cures chickenpox (Çiçek hastalığını iyileştirir )
- Cures shingles ( Zona hastalığını iyileştirir )
-
Tedavide Kullanılması: Avusturya’da yapılan klinik araştırmalar sonunda, Kılıç
otu ekstresinden yapılmış haplardan verilen hastaların % 67 sinin sağlıklarına
kavuştukları resmi kayıt altına alınmıştır. Avrupa Birliğinin 12. Kasım. 2009
tarihinde yayınladığı “Kantaron Hakkında Araştırma ve taktir Komisyonu”nun
raporunda Hypericum perforatum dan çıkarılan hypericin maddesinin ilaç olarak
kullanıldığı klinik vakaların hepsinden olumlu sonuç alındığı kaydedilmiş,
kliniğe “depresyon” hastası olarak yatanların sağlıklarına kavuşarak taburcu
oldukları resmi kayıtlara geçmiştir. Aynı raporda,Alman gençlerinden 280 000
kişinin 2000- 2003 yılları arasında kimyasal maddelerden yapılmış suni depresyon
ilaçlarını terk ederek “Hypericum” dan yapılan doğal ilaçlara yöneldikleri yer
almıştır. Klinik araştırmalara dayanan raporda Kılıç otundan yapılmış
“hyperforin” kreminin vücutta açılmış yaraları inanılmaz süratte tedavi edip
iyileştirdiği kaydedilmiştir. Kılıç otunun toprak üstünde yetişen kısmının
tamamının önemli virüslere karşı tesirli olduğu ve virüslerin yayılmasını
önlediği araştırma raporlarında belirtilmiştir.
Sinir Hastalıklarının Tedavisi: Kılıç otu, sinir hastalıklarının tedavisinde
bugün Avrupa’da en çok kullanılan ilaç bitkisidir. Kılıç otu Avrupa’da en çok,
panik, uykusuzluk, telaş, sinirsel gerginlik, özellikle menopoza bağlı
depresyonlara karşı ilaç olarak kullanılmaktadır. Karaciğer zafiyeti ve safra
kesesi hastalıklarına karşı Avrupa Birliğine üye olan ülkelerin hepsinde Kılıç
otu kullanılmaktadır. Saf sıkma zeytinyağı içerisine yatırılarak elde edilen
kırmızı Kantaron Yağı çok kuvvetli bir antiseptik (bakteri öldürücü)dür.
Kantaron Yağı, iltihaplı mide yaraları ve ülserin tedavisinde kullanılmaktadır.
Standart Doz: 1 su bardağı kaynar suya 1 tatlı kaşığı kurumuş Kılıç otu atılır
ve 15 dakika demlenmesi beklenir. Günde sabah-öğle-akşam ve bir bardak da
yatarken içilir. AB standartlarına göre hazırlanmış tablet ve kapsüllerden
doktor tavsiyesine göre günde 3-4 tablet veya kapsül bol su ile yutulur.
|
RAG DOLLS OF DAMAL Doç. Dr. Ahmet Ali Aslan
Head of the Research Center of People’s Culture of
Ardahan University
© 2015
Very first Rag Doll of Damal has been created and produced for the first time
in Turkish Cultural history in 1985 by Fidan Atmaca a local inhabitant who was
born in January 1, 1945 in Posof/Ardahan. The Rag Doll of Damal exhibited very
first time in Izmir International Fair in 1986 and after the Fair the Damal Rag
Doll sent to Japan for the International Doll Competition and the Rag Doll of
Damal won first prize. Fidan Atmaca has been recognized and registered by
Ministry of Culture of Republic of Turkey as the very first inventor and
producer of Rag Doll of Damal in the history. Fidan Atmaca lives in Damal as an
individual of very well known Turcoman community that belongs to Turkish Oguz
tribe. The Rag Doll of Damal has full of significant symbols that recognized
worldwide by the scholars of Folklore and Folklife. First of all the central
figure of the dressing of the Doll takes place in the chest of the Doll that is
a prismatic vertical shape. This vertical prismatic figure represents the
“Creator” that shows Himself with three dimensioned inner shaped figures and
these figures have the colors of “Rainbow “which symbolizes the creator. The
central motives of the Rag Doll of Damal took place on the “white” color beaded
place in the chest that is the full subject of Turkish Shamanism. Oguz Turcoman
tribes live in Damal spiritually believed in Shamanism before Islam. According
to the Turkish Shamanism the “prismatic” figure in the center of chest has three
inner levels that represent Upper World, Middle World and Lower World which
created by “Creator”, the Holy Spirit. The central motif represents the Ram
Headed Mother Spider that brought the spiritual and holy fire back to earth for
mankind by the order of the “Creator”. The holy fire carried to earth by mother
spider is the holy symbol of the Creator himself that cleans every mass and dirt
from the face of the earth and for this reason Turks jump over the fire during
the Nevrooz celebrations in March 21 of every year in the Turkish World. In the
deep center of the prismatic shape there is a very white and bright spot looks
like a holy-eye that represents the Creator. In the upper corners and lower
corners of the “Mother Spider” figure there are four small prismatic vertical
figurines that have been expected by the Turkish nomadic Turcoman tribes as the
Four Main Spiritual Helpers of the holy “Creator”. There is a Tree of Life motif
in the skirts of every Rag Doll of Damal that associated with immortality and
divinity. The Tree of Life is one of the most pervasive and enduring legends in
the history of Turkish religion before Islam. Belief in the reality of Tree of
Life spans from deep within the Stone Age to the present time we live. Tree of
Life is a central symbol in Turkic mythology. According to the Altai Turks,
human beings are descended from tree of life. According to the Yakut Turks,
White Mother sits at the base of the Tree of Life whose branches reach to the
heavens where it is occupied by various creatures that have come to life there.
|
DEVE DİKENİ “Meryem Ana Dikeni”
Sylibun marianum, L. (Milk Thistle )
Doç. Dr. Ahmet Ali Aslan
Head of the Research Center of People’s Culture of
Ardahan University
© 2015
Deve dikeninin Avrupa ülkeleri halk tıbbında kullanımının uzun ve yaygın bir
tarihi vardır. İlk olarak Romalılar karaciğer rahatsızlıkları için bu bitkinin
değerini fark ettiler. Onlar geleneksel olarak bitkinin köklerini ve tohumlarını
hastalıklı bir karaciğeri yeniden onarmak ve canlandırmak için kullandılar. Deve
dikeni yılan sokmalarına ve zehirlenmelere karşı etkili bir koruyucu olarak
kullanıldı. Bitkinin iki türü vardır ve bunlar hem Güney Avrupa hem de Asya’nın
doğal ve yerli bitkileridir. Güney Amerika’da yetişen Deve Dikeni’nin Avrupa ve
Asya’ya özgü olanlara kıyasla tohumları daha etkilidir. Her iklime dayanıklıdır.
Tüm yıl yapraklarını korur. Temmuzdan Eylülün sonuna kadar çiçekleri vardır ve
çiçekleri Ağustos Ekim ayları arasında rengini değiştirerek olgunlaşır.
Çiçekleri çift cinsiyetlidir. Tozlanma yoluyla döllenmeye gerek duymaz. Bitki
bilimiyle uğraşan Botanikçi Gerarde 1597’de karaciğerle ilgili rahatsızlıklar
için deve dikeninin en iyi ilaçlardan biri olduğunu yazdı. 1650’de Culpeper Deve
Dikeni’nin hastalıklı karaciğer ve dalağı tedavi etmedeki kabiliyetini keşfetti
ve yazdı. 20.Yüz Yılın başlarında deve dikeni kadın rahatsızlıkları, karaciğer
hastalıkları ve safra taşlarına karşı ilaç olarak tavsiye edildi. Ayrıca o
depresyon için bir çare olarak kullanılır. Yılan, akrep sokmaları, mantar
zehirlenmeleri, hepatit, siroz, sarılık, idrar torbası ve mesane yolları
iltihapları, safra kesesi rahatsızlıkları ve karaciğer çürümesi tedavisinde Deve
Dikeni ekstresi ilaç olarak kullanılır. Deve Dikeni’nin tohumdan elde edilen
Silymarin, karaciğer hücrelerinin zarlarına virüs zehirlerinin ve diğer zehir
bileşimlerinin girişini engellemede ve böylece hücreleri onların zararından
korumada rol oynar.Ayrıca büyük ölçüde hepatit, siroz, mantar zehirlenmesi ve
karaciğerin diğer rahatsızlıklarında onu yeniden canlandırarak geliştirir.
Parçalanmış karaciğer dokusunu onarır. Alman araştırmalar Silybinin maddesinin
klinik olarak uyguladıkları deneylerde Amanita mantarlarına varıncaya kadar
şiddetli zehirlenmelerin tedavisinde faydalı olduğunu tespit etmişlerdir. Son
araştırmalar prostat, göğüs ve derideki tümörlere karşı anticarcinogenic etkisi
olduğunu göstermiştir. Deve dikeni 2000 yıldan uzun süredir ilaç bitkisi olarak
halk tıbbı alanında kullanılmaktadır. 19. ve 20.yyda deve dikeni çeşitli
şekillerde kadın hastalıkları ve düzensiz adetle ilgili rahatsızlıklar ve
karaciğerdeki tıkanma, dalak ve böbrek iltihaplarına karşı kullanılmıştır. Deve
dikeni ayrıca Meryem Ana dikeni, yaban enginarı, alacalı diken ya da Kutsal
Meryem’in dikeni olarak bilinir. Deve dikeninin “Bakire Meryem” adıyla
ilişkilendirilmesi onun yapraklarının üzerinde süt gibi beyaz damarlarından
kaynaklanmaktadır. Deve dikeni yeni bebeği olmuş ve sütü az olan annelerin
sütünü artırır. Bazı çiftçiler ve besiciler, ineklerinin süt verimini artırmak
için onlara Deve Dikeni yaprağı yedirirler.
Avrupa Birliği Sağlık Bakanlığı tarafından 13 Mart, 1986 yılında ilaç olarak
kabul edilen Deve Dikeni Cardui mariae fructus adıyla, Avrupa Birliğinin bütün
eczanelerinde reçeteyle satılmaktadır. AB nin ilaç olarak kabul ettiği bu
bileşimin içerisinde tamamı Deve Dikeninden elde edilmiş; Silibinin, Silydianin
ve Silychristin doğal kimyasal maddeler vardır. Bu ilaç tıbb dilinde “Toxic
liver damage”, “Chronic inflammatory liver disese” ve ”Hepatic cirrohosis”
hastalıklarının tedavisinde doktor reçetesiyle kullanılmaktadır. Deve Dikeninden
üretilen bu doğal ilaç dışında sentetik yolla üretilen bütün ilaçlar AB de iptal
edilmiş ve satışı yasaklanmıştır.
|
CİVANPERÇEMİ (YAVŞAN)
Achillea millefolium L. (Yarrow )
Doç. Dr. Ahmet Ali Aslan
Head of the Research Center of People’s Culture of
Ardahan University
© 2015
Tarihi Geçmişi: Eski klasik dönemlerden günümüze kadar, savaşlarda
yaralanan askerlerin yaralarının iltihaplardan korunması ve iyileştirilmesi için
kullanıldığından “herba militaris” , asker otu, olarak adlandırılmış ve bu adla
anılmıştır. Civanperçemi, kuvvetli soğuk algınlığı ve buna bağlı olarak
iltihaplı solunum yolları hastalığı ve gribal enfeksiyonların tedavisinde
kullanılmıştır. Saman nezlesi, kadınların “aybaşı” sıkıntılarının ağrısız ve
kramplardan uzak atlatılmasında Civanperçemi kullanılmıştır. Amerika Birleşik
Devletlerinin resmi ilaç kitabı olan United States Pharmacopopoeia’da
Civanperçemi, “ateş düşürücü” ve “yaraları iyileştirici” ilaç olarak
kaydedilmiştir. Aynı kaynakta Civanperçemi’nin hemeroid kanamalarını durdurmak
için ilaç olarak kullanıldığı yer almaktadır.
İçinde Bulunan Doğal Kimyasallar:
- Uçucu yağlar: Linalool; camphor; sabinene; chamazulene.
- Sesquiterpene laktonları
- Flavonoidler
- Alkoloidler – achilleine
- Polyacetylenler
- Triterpeneler
- Salicylic asit
- Coumarinler
- Tanin.
İnsan Vücudunda Gösterdiği Etkiler: Civanperçeminin toprağın üzerinde
bulunan çiçek, sap ve yaprakları ilaç olarak kullanılır. Civanperçemi çiçek
açmadan önce bütün gücü yapraklarında toplanır. Çiçek açtıktan sonra, bu güç
yapraklardan çiçeğe geçer ve ilaç olarak kullanılır. Dâhili olarak hem çay
olarak içilir, hap olarak yutulur hem de haricen cilde krem ve merhem olarak
sürülür. Achilles, Civanperçemini kendi yaralarını ve askerlerinin yaralarını
tedavi etmek için sıkça kullanmıştır. Latince adı Achillea millefolium buradan
kaynaklanmaktadır.
- Antibiotiktir (Antibiotik, bakteri öldürücüdür)
- Antiinflammatorydir (Vücuttaki iltihabı idrarla dışarı atar)
- Antiseptictir (Bakterilerin üremesini ve çoğalmasını durdurur, hücrelerin
çürümesini önler)
- Antispasmotictir (Spazm ve kasılmaları giderir)
- Analgesictir (Ağrı kesicidir)
- Astringenttir (Damarları büzerek kanamayı durdurur)
- Stimulanttır (Uyarıcı, canlandırıcı ve tahrik edicidir)
- Steptictir (İç kanamayı ve dış kanamayı durdur)
- Kalp-Damar sisteminin düzgün çalışmasını sağlar
- Yüksek tansiyonu düşürür
- Kalp atışlarını yavaşlatır.
- Vücudu ısıtır ve terlemeyi artırır
- Yüksek ateşi düşürür
- Orta derecede idrar artırıcıdır
- İdrar yollarında bakteri üremesini önler
Tedavide Kullanımı: Civanperçeminin içinde bulunan Chamazulene maddesi
kuvvetli bir antiinflammatory ( iltihap öldürücü ) antiallergenic (alerjiyi yok
eden ) bir maddedir. Sesquiterpene yine Civanperçeminin içinde bulunur ve kalbe
kuvvet verir. Civanperçeminin bünyesinde barındırdığı Achilleine maddesi çok
kuvvetli kan kesici özelliğe sahiptir ve hastaların iç kanamaları ve dış
kanamaları keser. Civanperçeminde bulunan Flovonoidler çok güçlü antispasmodik
(spazm ve kasılmayı giderici ) dir. Kadınların “aybaşı” hastalıklarında
çektikleri sıkıntı ve krampları giderir, düzene koyar. Civanperçemi ağır soğuk
algınlıkları ve grip hastalığında hastaların iyileşmesine yardım eder. Buruk ve
kuvvet verici tadıyla sindirim siteminde problemleri olanların bu bozukluğunu
giderir. “Colic” (şiddetli mide sancısı) hastalığını iyileştirir. Civanperçemi
Saman Nezlesi ni iyileştirir. Varislerde damarlardan kan akışını hızlandırır.
Varisli damarların düzelmesini sağlar.
AB Standartlarına Göre Dozu: Taze Civanperçemi yapraklarından sıkılarak
çıkarılmış öz suyundan günde 2 defa 10ml içilir. Duruma ve hastalığın seyrine
göre günde 3 defa taze Civanperçemi yaprağının sıkılarak çıkarılmış suyundan 5
ml. İçilir. Bir su bardağı kaynamış suya 1 yemek kaşığı kurumuş Civanperçemi
çiçeği atılır ve 15 dakika demlenmeye bırakılır ve küçük yudumlarla içilir. Gün
boyu yemekler arasında 3-4 su bardağı Civanperçemi çayı içilebilir. Yetişkinler
ve yaşlıların dışında 12 yaşından küçük çocuklara ve hamile, bebek emziren
annelere Civanperçemi çayı verilmez. Civanperçemi çayı 30 yıldır Avrupa Birliği
ülkelerinde serbestçe kullanılmaktadır.
Civanperçemi Kullanan AB Ülkeleri: Birleşik İngiliz Krallığı; Almanya;
Fransa; Belçika; Avusturya; Macaristan; Çekoslovakya; Polonya; Romanya ve bu
ülkelerin dışında Amerika Birleşik Devletlerinde Civanperçemi; yüksek ateşin
düşürülmesinde, üşütme ve soğuk algınlığında, yaraların temizlenmesinde
iltihaplanmayı önleyici ilaç olarak kullanılmaktadır. Amerika ilaç bitkilerini
henüz tam olarak “ilaç” kabul eden kanunu çıkarmamıştır. Amerika’da “gıda
takviyesi” adı altında satılmaktadır.
|
|