29 MAYIS 2015
ARÜ, AB İLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI’NIN OPERASYON TEKLİF ÇAĞRISI’NA YANIT VERDİ
ÜNLÜ EDEBİYATÇILAR ARÜ’DE “TASAVVUF EDEBİYATI’NI ANLATTI
İstanbul Arel Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Muhammet Nur Doğan ile Prof. Dr. Ahmet Atilla Şentürk tarafından Ardahan Üniversitesi (ARÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) Konferans Salonu’nda “Tasavvuf Edebiyatı” isim bir konferans verildi. 28 Mayıs 2015 Perşembe günü gerçekleştirilen konferansta Prof. Dr. Doğan ile Prof. Dr. Şentürk tarafından tasavvuf edebiyatı, divan edebiyatı ve dinlerin edebiyata olan yansımaları mercek altına alındı.
Saat 13.00’dan itibaren başlayan konferansa, ARÜ İİBF Dekanı Prof. Dr. Hakkı Büyükbaş, Ardahan İl Müftüsü Aytekin Yılmaz, İİBF Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. İhsan Kurtbaş, ARÜ Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Ceval Kaya, çok sayıda akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı.
Konferansın açış konuşması ARÜ İİBF Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. İhsan Kurtbaş tarafından yapıldı. Yrd. Doç. Dr. Kurtbaş, program konuşmacılarının özgeçmişi ve çalışmaları hakkında çeşitli bilgiler verdi.
Açış konuşmasının ardından konferansta ilk sözü Prof. Dr. Ahmet Atilla Şentürk aldı. Tasavvufun, İslamiyet’in ilk yıllarında ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Şentürk, “Müslümanlar Peygamberimizin vefatından sonra kıyametin kopacağını düşünüyorlar. ‘Biz bu nedenle kendimizi kurtarmaya çalışalım. Bütün mesaimizi, gayretimizi ahireti kazanmaya verelim.’ şiarıyla kendilerini tamamen ibadete veriyorlar. Şehirden uzaklaşıyorlar. Vahalarda, dağ başlarında tamamen kendilerini Allah’a adayarak, sadece ibadet ederek ayrı bir sınıf oluşturuyorlar.” dedi. Prof. Dr. Şentürk, inzivaya çekilen bu insanlara halk tarafından saygı gösterilmeye ve çeşitli hediyelerin verilmeye başlandığını ifade etti.
Konuşmasının devamında Prof. Dr. Şentürk sufiler ile edebiyatçılar arasındaki ilişkiye değinerek, “Eski edebiyatla ilgilenenlerin sıkça sordukları sorulardan biri ‘Nedir bu eski şairlerin sufilerle alıp veremediği…’ şeklindedir. İşte edebiyatta riyadan, şirkten, gösterişten arınmanın sembolüdür rindlik. Bizim bütün eski edebiyatımızdaki şairlerimiz rindler, abdal şairlerin fikirlerini benimsemiş durumdadırlar. Düşünebiliyor musunuz Kanuni Sultan Süleyman, Fatih Sultan Mehmet gibi çok büyük hükümdarlar. Padişahların divanını açtığınız zaman, onlar kendilerini ‘yalın ayak başı kabak dervişler’ olarak ifade ederler. İşte buradaki duruşun sebebi aslında sosyal tenkittir.” dedi.
“Edebiyat Dil ile Yapılan Bir Sanattır.”
Prof. Dr. Şentürk’ün sözlerini tamamlamasının ardından sözü Prof. Dr. Muhammet Nur Doğan aldı. Edebiyatın dil ile yapılan bir sanat olduğunu ifade eden Prof. Dr. Doğan, sözlerinin devamında sanatı “insan eli ile hayata yapılan bir müdahale, yeniden şekil verme olarak” tanımladı. Edebiyatın toplum için önemine vurgu yapan Prof. Dr. Doğan, “İşte Fuzuli’nin şu sözü ‘ver söze ihya ki’ şeklindedir. Yani ‘Söze hayat ver ki, ey millet, ey insan seni ölümün uykusu seni tuttuğunda, kuşattığında her saat söz seni o ölümlerden uyandırır’ diyor. demek ki bir toplumda söze, edebiyata ve düşünmeye eğer itibar verirseniz o toplum ayaklanır.” ifadelerini kullandı.
Toplumların var olabilmelerinde dilin önemine vurgu yapan Prof. Dr. Doğan, “Söz eğer ölürse, toplum da ölür. Dil, gönül, kalp, akıl demektir. Şu dil ve kullandığımız lisan ise bu gönlün tercümanıdır. Zeban gönlün tercümanıdır. O yüzden buna dil demişler. Dil aslında gönüldür, ruhtur, düşünce dünyasıdır ve kültür dünyasıdır. Eğer o gönül canlı ise, dil hareketli ise o insan yaşıyor demektir. O toplumda yaşıyor demektir. Onun için dili olan toplumlara millet derler.” diyerek, dilin önemine vurgu yaptı.
“Dil, Toplumların Omurgasıdır.”
Bir Rus şairden alıntı yaparak konuşmasına devam eden Prof. Dr. Doğan, “Millet, dili olan toplumdur. Dil toplumların omurgasıdır. Düşüncedir, hayatın ruhudur. Eğer düşünce yoksa bir toplumda, o toplum yaşamıyor demektir. Düşünce hayatının da temel malzemesi dildir. İnsanlar kavramlarla düşünürler. Kelimeler hayatın kendisidir. Kelimeler insandır. Kelimeler sözcükler imandır. Kelimeler dindir, kelimeler aşktır. Kelimeler savaştır, nefrettir, sevgidir, muhabbettir, yaşantıdır, bilimdir, her şeydir.” dedi.
“Dilleri Milletlerin Mensup Olduğu Kültürler Üretir.”
Prof. Dr. Doğan’ın sözlerini tamamlamasının ardından tekrar Prof. Dr. Şentürk konuştu. Türk dilinin oldukça zengin bir yapıya sahip olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Şentürk, “Edebiyatın ham maddesi dildir. Bizim edebiyatımızın hammaddesi ise Türk Dili’dir. Hepimiz bu dili konuşuyoruz, fakat çoğumuz Türk Dili’nin farklılığı ve kıymeti hakkında pek bilgi sahibi değiliz. Dilleri milletlerin mensup olduğu kültürler üretir.” şeklinde tespitte bulundu.
Konuşmaların tamamlanmasının ardından ARÜ İİBF Dekanı Prof. Dr. Hakkı Büyükbaş tarafından Prof. Dr. Ahmet Atilla Şentürk ve Prof. Dr. Muhammet Nur Doğan’a birer teşekkür belgesi takdim edildi.
|
